Tarihi İpek Yolu’nun zamansız Gezenleriyiz..
Özbekistan’ın başkenti Taşkent ilk durak. Eski Sovyet Cumhuriyetleri içerisinde dördüncü büyük kent.. 1966 yılındaki büyük depremden sonra Taşkent adeta yeniden kurulmuş.Geniş cadde üzerinde Türkçe Pop radyoda, şoförün sol kolunda sıcaktan korunmak için bir kılıf, gidiyoruz. Bu bölge ülkelerine has ağaçlı parklar bu şehirde de biraz olsun gölge ve serinlik yapıyor. Araçta gaz bitmiş. Gaz alırken taksiden iniliyor, güvenlik önlemi böyle bu diyarlarda. Kosko Hotel’in sahibi Lologül.. Kaşları ve gözlerini özenle boyuyor. Kahvaltıyı bahçeye hazırlamış. Pirinçli sütlü lapayı yemek zor.Ataerkil bir toplum, anlaşılıyor. Sokaklarda, metro giriş çıkışlarında polisler. Akşamüzerine kadar klima bulmalı.. “Kirish”den girmeli, “Chikish” tan çıkmalı.. Acıkınca “Milliy Taom” larda mantı yemeli. Tarih ve Arkeoloji Müzesi’nin ilk katını beğensem de ikinci katı Özbekistan’ın son dönem gelişimiyle ilgili tanıtımlar gibi. Emir Timur Meydanı, Mozolesi ve Müzesi, Müstakilik (Özgürlük) Meydanı... Kukeldash Medresesi’nden Chorsu Bazaara, akşama doğru eski mezarlığın içinden Khast İmam ve Barak Khan Medresesine gidiyoruz. Kubbeler turkuaz yapı çinilerle, mavilerle süslenmiş. Dilimizde nadir kullanılan eski kelimelere yaşınızdan dolayı aşina iseniz Özbeklerle anlaşmak mümkün...
Registan Meydanı üç medresenin bir arada bulunduğu merkezde bir meydan. Birinci Medrese Timur’un torunu Uluğ Bey tarafından 15.yy’da yaptırılan Uluğ Bey Medresesi. Şir-Dor Medresesi 17.yy’da Uluğ Bey’in tam karşısına, Tilla Kari Medresesi ise ikisinin arasına yaptırılmış. Gündüz genellikle turistler tarafından ziyaret edilen Meydan akşam serinlikte dışarı çıkan aile, genç, çocuklarla kalabalıklaşıyor. Işık gösterisi yapıyorlar incecik işlenmiş Medreselerin üzerinde.. Kiralık bisiklet, kaynamış mısır, içecekler, miniklere ışıklı arabalar geceyi seslendiriyor. Şir Dor’da Özbek musikisi konseri var. Yabancılara ilgi gösterip buyur ediyorlar. Akşam Özbek Pilavı yemek var aklımda. Annem yapardı. Lagmanları var sıkça yedikleri. Makarna üstü sulu et, sebze. Restaurant Labi Gar Registan Meydanının arkasında, parktan geçip buluyorsun. Dünya Kupası nedeniyle televizyon açık. Fransız turistler heyecanlı..
Afrasiab Müzesi çok zengin değildi. Müzenin karşısındaki arkeolojik alan bu saat için fazla sıcak. Shakhi Zinda, Qutham Abbas, Gumbaz Sinegog, Siab Pazarı, hemen yanında Bibi Khanym Cami, anıtı, Amir Timur Mozolesi.. Uluğbey Observatory’den vazgeçtik. Siab Pazarında kuruyemiş, meyve ve en güzel sıcacık ekmekleri bulmak mümkün. Pazarcıların, satıcıların ellerinde paralar tomarla, zira 1 dolar 7800 som.. !
Semerkant beni tarihi dokusu ile etkilemişken yol aldıkça bu ülkenin tarihine, kadim kültürüne daha dikkat kesiliyorum. Şoför bir gaz bir fren kullanıyor arabayı. Egosu kaputun önünde gidiyor!! İnsan, hayvan tanımıyor. Evde çocuğunun onu beklediğini söylüyoruz tatlılıkla.. Buhara’da Otele giden yolu kapatmışlar, inşaat var, dolanıyoruz haliyle girişe ulaşmak için. Altın dişleri gülerken parıldayan Özbek hanım çay ikram ediyor. Geniş ve desenli bir oda. Bu coğrafyada karşıma çıkacak desen, motif ve renk cümbüşü nedeniyle eşyalarıma dikkatlice sahip oluyorum. Yere düşürdüğüm bir anahtarı, yatak üzerinde bıraktığım bir tokayı desenler arasından bulup çıkartmam pek mümkün görünmüyor… Duvar kağıtları arasında prizi el yordamıyla buluyorum..
Otel merkeze az uzak ama taksi kımmet (pahalı) değil. Tüm araçlar taksi olabiliyormuş bu ülkede, yola çıkıp el kaldırıyorsun, duran arabaya biniyorsun.
Otelden Ark Kalesi çok yakın. Kalenin duvarları oldukça görkemli. Eski şehrin olduğu bölgede yine çini, mavi ve turkuaz hakim. Kolon Minaret (1127 yılında Karahanlı hükümdar Arslan Han tarafından yaptırılmış) Kahn Cami, Mir-i Arab Medresesi bir arada bir meydanda. Kukeldash Medresesi, Medrese Nadir Devonbegi’yi görüp yakında bulunan Lyabi Hauz Pool’a geçtik. Burası hem turistlerin hem de şehrin insanlarının vakit geçirdiği, yemek yediği geniş bir havuzun çevresinde bir kompleks. Yorgunluk birası ve şaşlık, akşamın az da olsa serinliği, dinlendiriyor.
Char Minor Buhara’nın simgesi gibi. 1807’de yapılmış, Hindu mimarisini andırıyor. Amir Alimhan Medresesi, Mirzo Ulubeğ Medresesi, ahşap sütunları olan Bolo-khauz Camii, Toki Zargaron (satıcıların bulunduğu Kapalıçarşı), Toki Telpak… Elimizdeki harita ve maps.me’de yerlerini bulup görmeye çalışıyoruz.
Kızılkum Çölü nü geçmek 3 saat sürüyor. Khiva’ya doğru Urgench yolu yeşil. Pahta(pamuk)tarlaları, kayısı, iğde, elma yol boyunca. Amuderya arada yolumuzu kesse de genelde bize eşlik ediyor. Önde oturan İncisar’ı Miskin’de Garda bırakıyoruz. Rusya’ya kocasının yanına gidiyormuş.
UNESCO Dünya Mirası Listesinde olan Khiva yaşayan bir müze şehir. Horazm bölgesinde. İki bölümden oluşuyor. İtchen Kala (Kaleiçi) ve Dichan kala. Kalenin ve evlerin duvarları çöl rengi gibi, sarımsı bej. Gün batımında güneşin taşlar üzerindeki rengi, çinilerin mavisi ve yine turkuaz.. Elimize aldığımız içeri kale krokisine göre şehri keyifle geziyor, minarelere çıkıyor, en güzel noktalardan gün batımını izliyoruz. Her dakika gün batımı burada çok etkileyici, büyüleyici. Sokaklar sakinleşiyor. Yapımı yarım kalmış Minaret Kalta Minor’un. Arkasında Medrese, Pakhlavan Mahmud Moselesi ve Müze, Medrese…
Sabah erken Urgench’in kuzeyindeki Qala’lara gideceğiz. On tane kale içinden 3-4 tanesini ancak gezebileceğiz. 1.yy’dan kalma Güldürsün Kalesi Harezmlerden kalma. Kadim, köhne bir kale. Geniş duvarları var. İçerisinde güvercinler, mor çiçekler ve en güzeli de mavi bir kuş.. Ayaz Kale Karakalpaklardan. Önde daha küçük arkada ve yüksekte genişçe bir kale. Etraftaki göl kurumuş. Üçüncü gittiğimiz Toprak Kale, Kazaklardan, değişik bir yapıya sahipti. İçerisinde odacıklar , bazı duvarlarda da baskılar vardı.
Doğuya gideceğiz bugün. Uçakla Taşkent oradan Namangan.. Yolu yarılamışken dağlar başladı sağda solda, biraz yükseldik ve hatta yağmur yüzümüzü güldürdü, damlalar kuruyan tenimize, kokusu ruhumuza dokundu.. Sevinçliyiz. Radyoda baygın sesli Şahzada üçüncü kez aynı duygusal şarkıyı söylüyor. Dağlar arasında yol dönerken arabada cd dönüyor, Yonca Evcimik bandırıyor yıllar öncesinden..