Vietnam/Kamboçya/Laos III

Angkor Thom ziyareti için otelden 7:30 da ayrılıyoruz. Kalabalığa kalmamalı. Uzun kollu giyinmek sivrisinek olasılığına karşı iki önlemden biri. Çok sıcak olmadı gezerken. Dünyadaki en geniş tapınaklar şehri, dört tarafı duvarlarla çevrili. Duvardan sonra da hendek ve su. Güney Kapısından, iki yanı  yüz heykelleriyle süslenmiş köprüden ve daracık bir geçitten sonra   Angkor Thom’un merkezinde yer alan Bayon  tapınağına ulaşıyoruz. , Angkor bölgesinin en çok bilinen tapınaklarından. Bu kadar meşhur olmasının nedeni, tapınakta yer alan 54 kulenin 4 yüzünde toplam 216 gülümseyen devasa taş yüz var ve duvarlarında savaşı, hayatı anlatan rölyefler ..

Angkor Vat, bugün Kamboçya'nın Siem Reap kentinin 6 km. kuzeyindeki Angkor antik şehrinde 1115-1145 yıllarında Kral II. Suryavarman tarafından yaptırılmış dev bir tapınak-şehirdir.

Khmer mimarisinin en önemli örneklerinden birisidir ve Kamboçya ile özdeşleşmiştir; ülkenin ulusal bayrağının üstünde de betimlenmektedir. Khmer Krallığının başkenti ve gücünün simgesi olan Angor Vat, Vişnu adına bir Hindu tapınağı iken 13. yüzyılda bir Budist tapınağına çevrildi. 14. yüzyılda Kmer Krallığı başkentinin Phnom Penh’e taşınmasından sonra terkedilip orman tarafından sarılıp sarmalanmış olarak kaldı ve 1858’de Fransız doğa bilimci Henri Mouhottarafından yeniden keşfedildi. Üzerinde toplanmış topraklar ve vahşi otlar, 20. yüzyılda temizlendi. Yapı, günümüze dek oldukça iyi bir korunma altında ulaşabilmiştir ve kuzeyindeki Angkor Thom antik şehri ile birlikte 1992 yılında Dünya Kültür Mirası Listesi'ne girmiştir.Ülkeye gelen turistlerin en çok ziyaret ettiği yerdir.Angkor Vat, Hinduizm'de Tanrıların yaşadığı yer olduğuna inanılan Meru Dağı'nı simgeleyen dağ biçimli kubbeleri ve galerili (balkon) avlusuyla Kmer mimarisinin iki ana ögesini taşır: Bir piramit ve eş merkezli galeriler.Tapınağın çevresinde 3.6 km uzunluğa denk gelen kalın duvarlar ve hendekler bulunur. Tapınağın dört bir köşesinde birer küçük, ortasında bir büyük kubbe bulunur. Birçok Angkor tapınağının aksine Angkor Vat batı yönüne bakarTapınağın tüm yüzeylerinde, çatılarda, pervazlarda ve sütunlarda taş heykeller bulunan heykelleri ile ünlüdür. Hint mitolojisinden sahneler, hayvan ve insan figürleri, soyut motifler içeren ve genellikle yarım kabartma frizlerden oluşan binlerce rölyef vardır. Angkor şehri, 890 yılında Kmer Krallığı'nın başkenti olmuştu. Sanayi Devrimi'ne kadar dünyanın en büyük şehri idi. 1113 yılında tahta çıkan kral Suryavarman II, bilinmeyen bir sebepe diğer Kmer krallarından farklı olarak saray dini hayatının merkezine Şiva'yı değil, Vişnu'yu koydu. (Vikipedi’den alıntı)

Angkor Thom’da yer alan diğer önemli yapılar ise, Terrace of Elephants (Filler Terası), Terrace of Leper King (Cüzzamlı Kral Terası), Baphuon ve Phimeanakas..

Angkor Wat da Angkor Thom dışında kalan en önemli tapınak…

Tüm günümüz bu görkemli tapınaklar arasında geçti. Gün batımında  siluetini küçük gölet üzerinde  keyifle izlediğim Angor Vat ta gündoğumu için de ertesi sabah 5’de yola koyuldum.  Akşamdan anlaştığım tuktukla sabah karanlığında Angkor Vat’ın köprüsüne yakın izin verilen alana kadar geldik. Benimle birlikte o görülesi anı yaşamak için onlarca insan fener ya da cep telefonlarının ışığı yardımıyla gölet kenarına kadar yürüdük. Sıralanmış turistlerin kimisi tripodunu hazırlarken kahvesini yudumluyor, kimi çocuğuna kahvaltı yaptırıyordu. Zaman ilerledikçe heyecanlı kalabalık arttı. Angkor Vat’ın arkasından gelen ışık gökyüzünü  karanlıktan, maviye maviden pembeye, turuncuya kadar renklere boyadı. Fotoğraf makinası için daha fazla zaman ayırmadan  oradaki insanlarla birlikte o anki coşkuyu paylaşmak istedim. En güzel footğraflar ustalar tarafından çekilmişti elbette.. Kırkbeş dakika kadar sürdü bu doğa gösterisi..  Hoş bir tebessümle otele dönüp eşyalarımı topladım. Minibüsle her üç ülkeden geçen Mekong nehrinde tekne ile dolaşacağız. Vietnam’dan göçenlerin kurduğu, Tonle Sap gölü üzerindeki köyde yaşam  okuluyla, ev hayatı, sebzecisi ile devam ediyor. Vietnamlı bir öğretmenin gönüllü olarak ders verdiği okula yanaşıp iniyoruz. Çocuk ve öğrencilik meselesi din, dil, ırk falan ayırmıyor..Her yerde aynı neşe, konuşma ve sevecenlik…

Havalimanı uzak değil. Zamanında havalanan uçakta az da olsa uyumuşum.

Son durak Laos/Luang Prabang.. İki yıl önce bir posta kartı göndermişti gezgin bir arkadaşım Luang Prabang’dan.. Tanışıklığım oradandır bu şehirle..

Resepsiyondaki  kıza güneşten korunmak için aldığım şapkayı, gençlere de iki torba kaju fıstığını bırakıp odama çıkıyorum.  Akşam serin.

Luang Prabang kelimenin tam anlamıyla: "Kraliyet Buda Görüntüsü", UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde bulunan  58 komşu köyden oluşan bir şehirdir. 19. ve 20. yüzyıllardaki Fransız sömürge etkileri de dahil olmak üzere, birkaç yüzyıl boyunca kırsal ve kentsel gelişimin bir karışımı olan, benzersiz ve "olağanüstü" iyi korunmuş mimari, dini ve kültürel mirası nedeniyle 1995 yılında Dünya Mirası Listesine alınmıştır. (Vikipedia’dan)  

Sabah çevredeki önemli tapınaklardan Wat That Luang, Wat Sene Souk Haram ve  Royal Palace National Museum,’u geziyor ardından şehirde de Mekong nehri üzerinde tekne turu yapmak üzere tekneye bineceğimiz noktaya hareket ediyoruz.  Nehir her zaman kahverengi. Nehrin üzerinde otoyol için köprü inşaatı devam ediyor.

Tham Phu Kham mağarasında yan gelip yatan Buda’yı  ve Pak Ou Cave’de çoğunun halk tarafından bıraktığı düşünülen binlerce buda heykelciğini görebiliyorum. Yanaştığımız nehir kenarındaki lokantaya girmeden biraz nehir kenarında yürüyorum. Tekneler, derme çatma evlerde yaşamlar.. Gezdiğimiz her yerde fakirliğin derinliğini görebiliyorum.  Lokanta arkasını  bir köye yaslamış. Sokakta balık pişiren kadın bir yandan mısır ayıklıyor. Evlerinin önünde yaktıkları ateşle ısındığım ailenin erkeği bir tahta parçasından fil figürü yaratma çabasında. Kadın elindeki lapa pirinçle tahta üzerinde kuruttuğu bir kuşu katık ediyor. Tekstil satanlar, etamin benzeri iş yapanlar.. Bisikletli çocuklar.. Hamile bir kadından fazla para verdiğimi bilerek bir dokuma alıyorum.

Bir buçuk saat uzakta Kuang Si Waterfall (şelaleleri) yolu boyunca, ,inşaat halindeki daracık yollardan, sağlı sollu köylerden geçiyoruz. Şelalenin yanından aktığı noktaya bir yürüyüş yolu var. Ağaçlar ve kuş sesleri arasından yukarıya ulaşıyor,  orta şelaleye yürüyor ve aşağı iniyorum. Hava sıcak olsa yüzülür..

Şehir merkezinde Monk’lara (Budist Keşiş) sabah gün aydınlanırken yiyecek verme ritüelini izlemek üzere akşamdan rezervasyonunu yaptırdığım tuktuk saat 5:30 da geldi. Amerikalı bir kadınla beraber merkeze gittik. Kaldırımlara tabureler koyulmuş. Ritüele katılmak üzere bir sepet yapışkan pirinç aldım ve oturdum. Bir süre sonra Monklar sırayla gelip önünüzde ellerindeki kapları açıyor ve yiyecek koyuyorsunuz. Yürüdükleri yolun bazı yerlerinde büyük kaplar var. Monklar ellerinde biriken yiyeceklerin bir kısmını büyük kaplara döküyor, bir kısmını ihtiyacı olan kişilere veriyor. Yiyeceğin elden ele dolaşması, kendinden düşkün olana da destek anlamında bir ritüel. Hava aydınlanınca arka yolda bekleyen tuktukla otele döndüm. Çantam hazırdı.

Vietnam'da Liderleri Ho Chi Minh’in ve onun insanlarının ülkesi için çalışmasını, hayatlarını, direnişlerini öğrendim, gördüm.

Kamboçya’da Fransız sömürgeciliğinden sonra, Kızıl Kmerlerin lideri, eğitimlilere düşman olan, Pot Pot  döneminde ülkenin yarı nüfusunun katledildiğini öğrendim.

Laos’da varolmaya çalışan fakir, hüzünlü insanların ayakta durma çabalarına,  saygılı ve gururlu hallerine tanıklık ettim.

Tekrar yollarda olmak üzere dedim, döndüm..

Zeynep Erim
21.02.2018

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

TOP