Longoz(Subasar Ormanı), denize doğru akan derelerin getirdiği kumların birikerek kıyıda set oluşturması ve dere ağzını kapatması sonucu akarsuyun biriktiği yerde oluşan bir özel ekosistemdir. Yalnızca belirli ağaç (örneğin, dişbudak, kızılağaç, vs), bitki (örneğin, göl soğanı, su menekşesi, vs) ve kuş (örneğin, kara leylek, balıkçıl, vs) türleri bu yaşam ortamını tercih ederler.
Bu ekosistemin devamlılığı için en temel koşul, bol suyun devamlı var olmasıdır. Su, getirdiği kil ve organik materyal ile bu sahaların topraklarını mineral ve organik materyal yönünden zenginleştirir. Bu sucul ormanlar yağmur ormanları gibi gürdür. Bununla birlikte, yağmur ormanları gibi sadece yağışa ve hava nemine değil, daha çok 'taban suyu'nabağımlıdır. Bu özellikleri ile tropikal bölgelerin 'mangrove' ormanlarına benzer. (longozukoru.org’dan alıntı)
3155 hektarlık Milli Park Alanı, İğneada beldesi sınırları içerisinde yer almaktadır. İğneada, Marmara Bölgesi,Kırklareli İli Demirköy İlçesine bağlı, Bulgaristan ile sınırı olan bir sahil kasabasıdır. Demirköy’e 25 km uzaklıktadır. Yıldız (Istranca) Dağlarından Karadeniz sahillerine doğru akan derelerin taşıdığı alüvyonların birikmesi ve mevsimsel olarak sular altında kalması sonucunda milli parktaki longoz ormanları oluşmuştur
(milliparklar.gov.tr’den alıntı)
Uzun süredir istiyordum bu bölgeyi görmeyi. Çok yakınımızda ama gidememiştim. Mevsim olarak su yüksekliğinin fazla olmadığı, sivrisineklerin bulunmadığı sonbahar bence oldukça uygun. Sabah erkenden hareket etti minibüs. Herkes sessiz..
Kilometreler azaldıkça tepeler ve sonbahar renkleriyle bezeli sık meşe ağaçlı Istranca ormanının içinden geçiyoruz. Yol boyunca hayvansever! İstanbul halkının, en uzağa terk ettiği cins köpekler, sevimli kediler ve vicdanları..
Demirköy'de kahvaltıdan sonra yaklaşık yarım saat. Otelde bize yol gösterecek neşeli rehberimizle buluşuyor ve Longoz Ormanları Milli Parkı girişinde görevlilerden bilgi alıp yürüyüşe başlıyoruz. Hamam gölü kenarından Aypoloz'a.. Zaman zaman dizimize kadar kuma battığımız nehir boyunca yürüyoruz. Güneş ışıkları ağaç gövdeleri arasından yaprakları aydınlatıyor. Ekosisteme ait bitkileri görmek heyecanlanverici. Kuş sesleri, işbaşında bir ağaçkakan.. Güneşle Mert Gölünde kano, deniz bisikleti yaparak vedalaşıyor, ATV ile otele dönerek yeni arkadaşlıklara merhaba diyoruz.
Sabah grubu beklerken kısa bir yürüyüş yaptım. İğneada Meydanında kıraathanede kahve molasındayken balıkçı iki kasa Lüferle geldi, bu tazelik ve uygun fiyata almadan olmaz. Grup hazır. Bugün Limdik (Liman-Beğendik Köyü) yürüyüşünü yapacağız. Kimi zaman solda yer alan sık ve kısa Meşe ağaçları aralarından geçmek gerekiyor, geçişlerde sivri dikenli karaçalılar çıplak kollarınızı çizebilir, yüze dikkat.. Ahlat, kuşburnu, az miktarda böğürtlen karşımıza çıkıyor. Dar bir patika ve sağda Karadeniz. Bugün daha sıcak ve gökyüzü alabildiğince mavi. Öndeki yaprakları kurumuş Meşe ağaçları rüzgarın gücüne dayanamayıp elli derecelik açıyla karaya doğru yatmışlar. Balıkçı tekneleri, deniz kuşları, beyaz sarı papatyalar, suyun berraklığı, koylara iniş ve sonra tekrar çıkışlar, molalar. İlerisi Bulgaristan, Rezovo köyü. Sınır Rezve deresi. Sular istediği yöne akar sınır tanımaz.. Beğendik köy kahvesinde içilen çaylar sonrası otelden ayrılış. Fransız Fenerini ziyaret, Hardaliye tadımı. Rakı eşliğinde mevsimin ilk Lüferi..
Değişik mevsimlerde bir kaç kez gidilebilecek güzel bir Ekosistem, bir zenginlik..Korunması dileğiyle.. "longozukoru"