Düşen Yapraklar Ay'ı...

Birinci Gün;

 

Sonbaharın “hüzün mevsimi” olduğu yer etmiş insan zihninde. Oysa ki Doğanın en güzel renklerini barındırdığı bir dönem. Tablo gibi ortalık. Belki “düşen yapraklar ayı” denebilir. . Sarıdan kırmızıya giden tonlarıyla ne çok yaprak var uçuşarak yerle kucaklaşan..

 

Sonbaharın renkleri için ayırdığımız ilk gün yürüyüşünü Aytepeköy’den Beşkayalar Tabiat Parkı içinden Menekşe Yaylası’na düşündük. Yürüyüş parkurunun başlangıcına arabayı park ettiğimizde neredeyse öğlen olmuştu. Kıvrılarak, aşağıya doğru yaklaşık 250-300 metreyi keyifle inerken dönüşte bu eğimi çıkacağımızı birbirimize hatırlatıyorduk! Her inişin karşısında bir çıkış olmasa bu hayat ta çekilmezdi belki de.. Kayın, kara çam, gürgen..Sarı, kırmızı-bordodan yapraklar arasından yol almak pek keyifli. Soğuk Pınar’daki iki motorcudan başka kimse yoktu yürüyüşte. Ne yazık ki bir hayvan da.. Ayakların rahat basılacağı kayalıklar ve yapraklar üzerinde tırmanışla her tarafı ağaçlarla sarılı yolda yürümeye, ağaç gövdelerine de sarılmaya başladım. Ne güzel kokuyorlar.

Menekşe Yaylası sapağında verdiğimiz mola sonrasında vaktin sıkışmış olduğunu anlayınca yayladan vazgeçip geri yürümeye karar verdik. Neymiş, yürüyüşe erken başlamak şart!!

.

İkinci Gün;

.

Gölyaka’dan Güzeldere’ye arabayla  yukarı doğru kıvrılarak yol alıyoruz. Her dönüş ayrı bir şenlik. Yürüyüş noktasına gelince arabayı park ediyoruz. Hafif eğimle başlıyor yolumuz. Yol gölgeli, üşütüyor az da olsa.. Güneş yükselip ağaçlar arasından süzüldükçe hafif bir ısı çarpıyor yüzümüze. Gölgeli yol boyunca yanımızda bir dere. Başka da ses yok. Önce montlar çantaya, sonra gömlekler. Isındı ortalık. Yaklaşık beş kilometre sonra, ahşap yayla evleri, camisi olan geniş yemyeşil bir düzlüğe ulaştık.. Balıklı Yayla burası. Yayladan göçmüşler, kimse yok. Ağaç gövdesinden bir masa yanında kısa bir mola verdik. Yerde eflatun çiğdem çiçekleri. Bu çiçeklerin açması yayladan dönüş zamanını gösterirmiş. “Vargit Çiçeği”, “Göçgöç çiçeği” gibi isimler de yakıştırmışlar bı nedenle. Evlerin bahçelerinde ekilmiş az da olsa kara lahana var. Herhalde arada gelip topluyorlar. Yola devam ederken arada geri dönüp bakmayı severim ben, aklımda da kalır o kare. Bu yollarda suyu yük etmeye gerek yok. Her yer çeşme, sular serin.

 

Çok yerde fotoğrafını gördüğüm Pürenli Yayla’da üç dört çadır kurulmuş gölet kenarında. Biraz moladan sonra Hera/Hira Yaylası. Çocuklara uygun yapılmış salıncakta bacaklarımı biraz havalandırınca sallanabildim. Yaza kadar kapatılmış bir evin bahçesinde kütükler üzerinde, güneş yüzümüzü yalarken sandviçlerimizin keyfine vardık.

 

Bu yaylalarda bir süre vakit geçer. Yürümediğimiz birbirine bağlantılı yollarla çok sayıda yaylaya ulaşmak mümkün.

 

Sakin, renkli doğası ve tertemiz sularıyla yeniden buluşana dek...

.

Zeynep Erim

12 Kasım 2019

 

2 Comments to “ Sonbahar’da Yoldayım III

  1. Zeynep says :Yanıtla

    İsmail Bey merhaba, ilginize teşekkür ederim. Dünya büyük.. 🙂 Uzaklar çekiyor insanı enerji yüksekken. Önerinizi değerlendireceğime emin olabilirsiniz. Güzel günler dilerim.

  2. İsmail KÜÇÜKGÜMÜLCİNA says :Yanıtla

    Merhaba,
    Zeynep Hanım
    Aslında sizi uzun yıllardır tanıyordum fakat böyle hobiniz olduğunu bilmiyordum.
    Bugün Laboratuvarınız daki duvardaki fotoğraflarınız ilgimi çekti.
    Onlara baktıktan sonra yine ekibinizdeki Zeynep hanım vasıtası ile sayfa ve çalışmalarınızdan haberdar oldum.
    Size başarılar dilemek istedim.
    Fotoğraf meraklısı dostlarıma hep öneriyorum, size de bu sebep yazmak istedim.
    Hep uzak diyarlara gitmişsiniz.
    Bizlere çok yakın bir nefes mesafede (Yunanistan) Batı Trakya İskeçe (Xanthi) şehrini ziyaret etmenizi özellikle Old Town da bol bol fotoğraf malzemesi ve çekim yapabileceğinizi tavsiye etmek isterim.

    Sağlık ve keyifli gezmeler dilerim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

TOP