Son anda ani bir kararla Bogota'ya gidecek kimse olmaz düşüncesiyle ve uçakta çok sayıda yer olduğunu öğrenince evden çıktım. Sırt çantamla ilk seyahat. Tarttığımda 9 kg. geliyor. Birkaç gündür eşyalarım yatak üzerinde. Gidip gelip fazla olanları ayırıyorum. Bence tamam..
Uzun bir yolculuk olacak. 14 saat direkt uçuş. Kaptan Pilot Babamı sevgiyle, özlemle anıyorum uçağa binerken.
Yıllardır Kuzey Amerika’ya seyahat isteği olmadı içimde. Beni etkileyecek ne olabilir diye düşünmüşümdür. Geniş yollar, binalar, alışveriş, yemek.. Ya da çok düzenli parklar.. Cazip gelmedi bana. Sanat, kültür bunlar yadsınamaz tabii. Bilmediğim, görünce beni etkileyecek yerler de vardır elbette ama şu anda bilmiyorum. Oysa Güney Amerika, farklı bir coğrafya, farklı kültürler, gençliğimden bu yana cazibesini korumuştur. Fırsat geç olsa da çıktı ya karşıma..
Sıcak bir iklime ve Güneşe gidiyorum. Bu bana iyi gelecek düşüncesiyle rahatlıyorum. Etrafımda Kolombiya’lı olduğunu düşündüğüm yolcular var. Neşeliler. Birkaç çift var, belli seyahat ediyorlar. Solumdaki Türk.
Şimdi yaklaşık 2 saat kaldı. Gülerek bakıyorum ortalığa..Bekle geliyorum..:)
Güneş içime işliyor, ohh.. Ne çok bisikletli var. Sokaklar temiz. Bazı yerlerde yanyana masalarda satranç oynayanlar var. İlginç geliyor, hoş. İnsanlar kısaca boylu, esmer ve güleryüzlüler. Sabırla soruları dinliyor, yardımcı olmaya çalışıyorlar. Selamsız geçmek yok. “Buenos”.. Sigara içen sayısı az olmalı, görmedim sanki kimseyi elinde sigarayla. Pazar kurulmuş. Yöresel el dokuması çantalar, eski eşyalar.. Bakıyorum yanyana dizili tezgahlara. Bir yemek tezgahından et ve iç pilava benzer bir tabak alıyorum. Lezzetli. Çıkışında bir mango soydurup gezerken atıştırıyorum.
Kolonyal binaların olduğu Candelaria bölgesinde Fatima Hostel’de kalıyorum. Plaza Bolivar’a yakın. Çalışanlar fazlaca rahat. Garson siparişe gelmeden az önce telefonla mesaj yazıyor, resepsiyondaki kızın elinde bir içecek ve arkada duran arkadaşına heyecanla yüksek volümden laf yetiştiriyor. Gündüz kalabalık olan Bogota sokakları Pazar akşamı oldukça sakin. 4-5 yolun kesiştiği geniş bir alanda yalnızca biz varız galiba.
Botero Müzesi, Altın Müzesi dolaşıyorum. Finiküler ile 3200 metrede Monserrate.. Postkartlar alıp yazıyorum ve Postane bulamadığım Bogota’dan elimde kartlarımla dönüyorum. Elden dağıtırım artık.:) Akşam Macarena’da Kolombiyalı bir arkadaşla buluşup sohbet ediyoruz, şarap ve pizza eşliğinde.