3.günün konusu “Salar de Uyuni”...Geçen Filmekimi’nde izlediğim Herzog’un Tuz ve Ateş filminin büyük bir kısmı Salar de Uyuni’de geçiyordu. Etkilenmiştim, orada olmak, o sonsuzluk hissini yaşamak istiyordum. Neyse çok beklemedim bu dileğimin gerçekleşmesi için..
3653 metrede yaklaşık 11000 km2 genişliğindeki bu tuz gölü.. 25 cmlik kalın tuz tabakaları ve aralarında su bulunduğunu söyledi kaptanımız. Uzaydan ayna gibi yansıyan bir alan.Peru’nun güneydoğusu ile Bolivya’nın batısında Batı ve Doğu And’lar arasında kalan 3000 metre yükseklikte yer alan “Altiplano” (yüksek plato) da yer almaktadır.
Titicaca Gölü kuzeydeki havzayı kapsar, güneyde de Uyuni geniş bir havzayı kapsamaktadır. Türkiye’deki Tuz gölünün yaklaşık 7 katı büyüklüğündedir. 10 milyar tonluk tuz kapasitesi vardır.
Güneşin doğuşunu izlemek için otelden 05:30 da çıkmamız gerekiyor.
Jeeplerimize yerleşip Salar de Uyuni’ye hareket ediyoruz. Bir süre sonra sertleşmiş, bal peteği gibi görünen tuz kristalleri üzerindeyiz. Tuz gölünün üzerindeki birkaç adadan turistik olan, büyük kaktüslerle bezenmiş İncahuasi adası’na gideceğiz. Jeeplerden inip giriş için ödeme yaptıktan sonra hızlıca adanın tepesine çıkıyoruz, tırmanıyoruz. Gün doğmaya başlıyor. Güneşin ışıkları arkamda, sağda yer alan dağın tepesine vurmaya başladı. Yavaş yavaş ışıklar yayılıyor, ufka kadar. Gökyüzünün ve yeryüzünün birleştiği noktaları görüyorum..
Birkaç yerde sıradağlar var, onlar da zeminden biraz yukarıda gibi görünüyor. Adadaki kaktüslere vuran ışık üzerlerindeki ince dikenleri parlatıyor. Tuz kristalleri ışıldıyor. Sessizlik, kimse konuşmuyor. Büyülü bir an sanki, nefesler tutulmuş izliyoruz. Güneş yükselene kadar bekleyip adadan aşağıya yürüyoruz. Kahvemi alıp tuz kristallerine basarak ilerliyorum güneş altında. Sınırsızlık hissi tuhaf bir duygu. Ne kadar uzağı görebildiğimi düşünüyorum. Toplanmış insanlar en değişik Salar de Uyuni pozları verme çabasında.. Ben de yere uzanıp bir fotoğraf çektiriyorum. Tuz gölü üzerinde yol alan jeeplerin görüntüsü, lastiklerinden toz-kum savuran jeepler kadar güzel.
Bir süre daha yol alıyoruz. Kaptan Birihilyo bir saat mola veriyor gölün ortasında. Bazı küçük alanlarda tuz tabakası kırılmış, suyu görüyoruz, parmağımı suya sokup bakıyorum, evet tuzluymuş su.. Bir saatlik molada yarım saat sonsuzluğa doğru gidiyor ve dönüyorum. Yolumuz Hotel del Sal, daha önceden otel olarak kullanılan sonraları Tuz müzesine dönüştürülen Salar de Uyuni'nin çıkışına doğru. Flags of many Nations pek çok ülke bayrağının asılı olduğu tuz müzesinin yanında bir alan. Dakar Rallisi 2016 yılında buradan başlamış.Geride muhteşem bir coğrafya bırakıp, Uyuni şehrine doğru yol alıyoruz. Uyuni’nin 3 km dışında “Train Cementery” (Antik Tren Mezarlığı)turumuzun son durağı.
Maden taşımacılığı için yapılan trenler daha sonra buraya terkedilmiş. Rüzgar ve tuz trenlerin hızlıca çürümesine yol açarak trenleri burada yok ediyor. Gördüğüm kadarıyla Uyuni’de bir gün daha kalmamızı gerektiren bir şey yok. Gece için otobüs bileti alıp Sucre’ye gitmeye karar veriyoruz.
20.Mayıs.2017
Zeynep ERİM