Chiapas bölgesinde Oaxaca, sevdiğim bir şehir oldu. Birbirini kesen sokaklarında canlı renklerle boyanmış avlulu binalar arasında Meksika genelinde olduğu gibi İspanyollardan kalma devlete ait binalar, müze, tiyatro, kiliseler renkleri biraz bölüyor. Taksilerin çiçeklerle, parlak kağıtlarla süslü olmasına bir anlam arıyoruz.
Şehirde festival havası var. Müzik eşliğinde yürüyüşler, özenle giyinmiş kadınlar. Ne olduğunu anlamak için sağa sola bakıyoruz, bindiğimiz taksi şoföründen bugünün "Taksiciler Günü" olduğunu öğrenene kadar. Bu festival, kutlama yaklaşımı daha sonra gittiğimiz şehirlerde de karşımıza çıktı.. İnsan özlüyor barış içinde dans eden, mutlu insanları.
Meydanlarda yapılan bayrak törenleri bile eğlenceli. Gündüz başlayan şenlik akşam da San Domingo Katedralinden nikâh sonrasında evlerine kadar müzik eşliğinde, dostları, akrabalarıyla güle eğlene yürüyenlerle devam ediyor. Katedralin yanında büyük bir şehir müzesi var. Şehrin tarihi, arkeolojik eserler, resimler görkemli müzede sergileniyor. Bir fotoğraf sergisi, bir sanat galerisi geziyor, binaların kapısından avlulardaki yaşamlara bakıyoruz.
Yürüyüş yapmak için Cuajimoloyas'a gideceğiz. Kollektivo adını verdikleri bir dolmuşla yaklaşık iki saat. 3100 metrede sabah tatlı bir serinlik.. Kahvaltı için, yaşının kaç olduğunu bilemediğim ufak tefek kadın bize omlet ve Meksika'da tabakların yanında olmazsa olmaz siyah fasulye püresi hazırlıyor. Yanında Mısır unundan tortillalar.. Fotoğraf için beni kırmıyor.
Yürüyüş yolları işaretli. Uzun ağaçlar, patikalar, arada nehirden gelen sesler.. 11 km lik yolda tatlı sürprizler de oluyor. Yirmi yıl olmuş biberon almayalı elime. Minik kuzunun beslenme saati bizim de molamız oluyor. Yürüyüş sonlarına doğru Cuajimoloyaslı genç bir kadın arabasıyla Oaxaca'ya dönüş için Minibüsten indiğimiz noktaya bırakıyor. Saatler ilerledikçe yüksek irtifada üşüyeceğimizi, Oaxaca'ya dönüş için araç bulmakta zorlanacağımızı bilmediğimizden keyifliyiz henüz.! Yürüyüşten çok soğuktan yorulmuşum, uyku iyi geliyor..
San Cristobal'e yine bir gece yolculuğu sonrası vardık. Otobüsler rahat, ben de alıştım yolda uyumaya. Gün kazanıyor insan. Planet Hostel'de yerimiz hazır. Uzun bir koridor, renkli duvarları, temiz mutfağı ve doyurucu kahvaltısıyla.. Her sokağı turistik barlar, dükkanlar ve turistlerle dolu. El yapımı kolye alıyorum, bir de sepet çanta. Çok sayıda satıcıyla karşılaşmamak için biraz geride oturuyoruz meydandaki cafelerde. Mercado uygun fiyata geleneksel yemeklere ulaşabildiğimiz yerler. Gündüz uğradığımız barda akşam İtalyanlar canlı müzik eşliğinde dans ediyorlar. Eğlencelerine biz de katılıyoruz. Gece tamamlanıyor.
Bir saat mesafedeki Kanyon Sumidero'ya gitmek için anlaştığımız tur şirketinin minibüsü sabah 9 da geldi. Ondört kişiyiz. Güçlü motorlu bir teknede nehir üzerinde etrafa bakarak yol alıyoruz.. Doğanın özen gösterdiği bir yer. Yüz elli metreye yakın dik kayalar, ağaçlar, balıkçıllar, sakin sessiz duran timsahlar, poz veren bir kaç maymun... Dik kayalardan nehre düşen suların ortaya çıkardığı görüntü.. Hepimiz fotoğraf telâşındayız. Tekneyi kullanan genç kaptan arada sağ sol yaparak hızlanınca, arkada sular havalanıyor. Nehrin sonundaki barajdan geri dönüyoruz. Dönüş yolu Chiapa de Corzo'dan geçiyor. Son durak San Cristobal..
Zeynep Erim
15.08.2017