Yucátan eyaletinin başkenti Merida, Meksika körfezine 30 km uzaklıkta, kolonyal güzel bir şehir. Nüfusunun büyük çoğunluğunu 2010 verilerine göre Maya halkı oluşturuyor.Hem tarihi mimari yapılarının rengi hem temizliği nedeniyle “Beyaz Şehir” olarak anılıyor. Müzeleri, sanat galerileri, tiyatro salonları oldukça güzel.
ADO otobüs terminaline çok yakın Hotel Posada del Angel’de kalacağız. Kaldığımız yerden merkeze yürümek on dakika. Bazı sokaklarda çok sayıda alışveriş mağazası var, kalabalık. O sokakları hızlıca geçiyoruz. Meydan kenarları her zamanki gibi cafe ve restaurantlarla dolu. Sokak satıcıları, çalgıcılar.. Yaşam hareketli Merida’da..
Üç gün ayırdık Merida’ya. İlk gün biraz da gece yolculuğu nedeniyle yorgunuz, şehirde dolaşmak iyi olacak. Plaza Grande şehrin tarihi kısmında yer alıyor. Çevresinde Centro Cultural Olimpo, , Büyük Katedral… Pasaje de la Revolucion’da çağdaş sanat sergilerini, Fernando Garcia Ponce-Macay Müzesini dolaştık.
Yorulduğumuzda o bölgede yaşayanlardan aldığımız öneriyle Merida’nın meşhur dondurmacısı “Dulceria y Sorbeteria Colon”a uğradık. Bizim alıştığımız dondurma değil, sorbe.. Ben pek sevmedim. Plaza de la İndependencia önünde renkli giysileriyle kadınlı-erkekli grupların dans gösterisi ve Plaza Grande’de yapılan bayrak töreni de ilgi çekiciydi.
Maya uygarlığının önemli bir şehri Chichén Itzá arkeolojik alanı buraya yakın. Otuz km ötede Meksika körfezi. Araba kiralarsak sabah erken hareket etmek mümkün olur, hem Arkeolojik Alan Chichén Itzá’yı hem de İzamal'ı aynı günde gezeriz.
Ertesi gün çok geç olmamasına rağmen Meksika’nın en çok ziyaret edilen ikinci arkeolojik sit alanı için turist grupları girişte kuyruk oluşturmuşlar, kalabalık olacak. Diğer Maya yerleşimleri gibi bu alan da yeşillikler içerisinde. Biletimizi alıp kalabalık arasından sit alanı içerisine giriyoruz.
Chichen Itza Meksika'nın Yucatán Yarımadası'nda, Valladolid ve Mérida arasında yer alan, Kristof Kolomb öncesi dönemde kurulmuş bir İtza Maya kenti. Bir dönem Yucatan’ın dini merkezi olmuş. Günümüzde Chichen-Itza’daki El Castillo (kale) adıyla tanınan Kukuul Kaan piramidi, 7 Temmuz 2007'de seçilen dünyanın yeni yedi harikasından biri..
Elimde broşürle yarım günde dolaşıyor, oradan dönüş yolumuzdaki “sarı şehir” İzamal'a doğru yola çıkıyoruz. İzamal’de tüm evlerin dış cepheleri ve Manastır sarı renge boyalı. Temizliği ve orijinal rengi dolayısıyla göze çok hoş görünüyor.. İspanyollar Izamal'ı fethedince, bu bölgedeki büyük Maya tapınağını yok etmişler ve 1533 yılında piramidin taşlarıyla . Convento de San Antonio de Padua Manastırı’nı inşa etmeye başlamışlar (1561 yılında tamamlanmış). Manastırın arka cephesinde bu taşları görmek mümkün.
Manastırın önünde renkli faytonlar duruyor. Gölge bulup biraz dinleniyoruz. Yolda karşımıza çıkan küçük köyler de görmeye değer. Kimisinde eski bir Tren Garı, kimisinde kolonyal yapılar.. Hava sıcak. Dönüşte Progreso bölgesine gidiyor, Meksika Körfezinin havayla uyumlu sıcak sularında yüzerek günü tamamlıyoruz.
Son günümüzü Maya uygarlığı tarihini, sosyal yaşamını, giysilerini gösteren, arkeolojik eserler sergileyen “Gran Museo del Mundo Maya” ya ayırdık. La Gran Plaza bölgesine giden bir toplu taşımayla müze yakınlarına gidip, on dakika kadar yürüyoruz. Mimarisinde fark ve yeşil rengiyle uzaktan tanıyoruz. Büyük ve içerisi oldukça soğuk. Klimayı sevmeme rağmen ben bile arada müze dışına çıkıp ısınma ihtiyacı hissettim. Yarım günümüz burada geçti.
Meksika’daki Maya Kültürü ile ilgili son durağımız Maya mutfağı… Restaurante La Chaya Maya