San Pedro de Atacama/Şili'den Salar de Uyuni/Bolivya'ya

Bu alanda 1 saat kadar dolaştıktan sonra minibüse binerek San Pedro de Atacama yönüne doğru hareket ettik. Yol boyunca derin, kıvrımlı harika bir kanyon, Machuca köyü, Chiu Chiu köyü, sıcaklığın 30 derece olduğu, dere ile birleşen bir termal su, erimiş çikolata kıvamında yoğun sülfür kokusuyla bir başka gayzer, dolaşan vicunyalar gördük. Rehberimiz de bu yolu keyifli hale getirecek enerjiye ve bilgiye sahipti.

 

Saat 13:00 gibi biten turun ardından vakit kaybetmeden şehre 4-5 km. uzaklıktaki kum sörfü yapılan, 7 km. zemini kum, mineral olan, kayalık bir vadiye (adını hatırlayamadım) bisikletle gitmeye karar verip bisiklet kiraladık. Düz asfalt yolda, güneşli güzel bir günde saçlarımı savurarak bisiklet kullanmak harikaydı.. Kumluk alana gelince işler değişti. Bacaklarımın gücü de bir yere kadar… Saat 19:00 da yatağa kendimi atıp, yemek için bile kalkmadan sabaha kadar uyumuşum..

 

San Pedro de Atacama’dan sonra Bolivya/Salar de Uyuni’ye gideceğiz. Otobüs saatleriyle ilgili bilgi alıp plan yaparken, Uyuni’ye 2 gece 3 gün süren jeep turlarıyla gitmeye karar verdik.

Salar Andines tur şirketinin adı. Sabah 07:30 da alacaklar bizi Bolivya sınırında çıkış işlemlerimizi yaptırdıktan sonra  6 kişilik jeeplerle tura başlayacağız. Volcan Licancabur tüm güzelliği ile solumuzda kalarak ilerliyoruz. Zemin volkanik zemin, üzerindeki bitki örtüsü de kilometrelerce devam edecek olan volkanik bitki örtüsü.

 

Sınırda bize kahvaltı hazırlamışlar. Hem tanışma, hem kahvaltı.. Kalabalığız. Yaklaşık 10-12 jeep birlikte başlayacak tura. Sınırda işlemler hızlıca tamamlanıyor. Birihilyo şoförümüzün adı, Bolivya’lı. İngilizce bilmiyor. Bir günlük eşyamızı yanımıza almamızı, geri kalanı arabanın üzerine alacağını söylüyor. Küçük bir ayarlama yapıyor herkes ve bagajları el birliği ile jeepin üzerine veriyoruz. Heyecanlı, mutlu ve neşeliyim..

Jeepler sırayla yola koyuluyor.

 

Bolivya’nın güneybatısı, Potosi Bölgesi, “Eduardo Avaroa Andean Fauna National Reserve” koruma altında 7200 km2 genişliğinde doğal park. İçinde göller, Flamingolar, Lamalar, çeşitli kuşlar barındıran, Uyuni’ye kadar uzanan bir park. Bu parkın içinde ilerleyeceğiz. İlk durağımız Laguna Verde ve Laguna Blanca.. Volkanik göller. Trukuvaz rengiyle, arkasına Volcan Licancabur’u almış.

Ben de her ikisini arkama alıp fotoğraf çektiriyorum.

 

Salvador Dali Desert bu yol üzerindeki diğer durağımız. Dali’nin eserlerinde sıklıkça yer alan çöl manzarasına oldukça benzeyen bir alan, o nedenle bu ad verilmiş ama gerçekte Dali’nin bu bölgeden ilham alıp almadığı bilinmiyor.

Termal su havuzu da olan bir yerde öğlen yemeği molası veriyoruz.

 

Tekrar bir gayzer, “Geyser Sol de Manana”. Yaklaşık 5700 metredeyiz. Flamingoların bulunduğu Laguna Colorada magnezyum, borik asit içeriyor. Bu bölgeden borax çıkartılıyormuş. Gümüş, bakır, altın da varolan diğer madenler. Yolların düzeltilmesinin nedeni de maden transportunun rahat yapılabilmesiymiş. Zira Bolivya’ nın büyük bir gelir kaynağı maden.

 

İlk gece Villamar Mallcu kalacağız. Bölgenin yerlilerinin hazırladığı yemek öncesi duş yapmak isteyen olup olmadığını sordu şoförümüz. Bina dışında, binaya 10 metre uzaklıktaki tuvaletin ve duşun yerini bildiğimizden 2 derece hava sıcaklığında kimse sesini çıkartmadı. İçlik ve battaniye ile yattığımda bile uzun süre ısınamadım.

 

İkinci gün için hazırlıklar 07:00 gibi başladı. Bugün ağırlıklı olarak volkanik kaya formasyonlarını göreceğiz. Valley de Rocas, Camell stone, Canyon Anaconda bunlardan.. Yol boyunca belki iki yerleşim yeri, 5-10 yerli halktan insan görmüşüzdür. Lama, Vicunya, kuşlar, iki tavşan, flamingolar gördüğümüz hayvanlardan.. Volkanik zeminde yetişen bitkilerden başka bitki de görmek mümkün değil. Durduğumuz San Agustin kasabasından sonra bu bitkiler de son buldu. Gece Puerto Chuvica’da yeni yapılmış tuz otelde kalacağız. Yerlere kalın tuz dökmüşler, duvarlar sıkıştırılmış tuz.. Duş ve tuvalet içeride olduğundan sıcak suya epey rağbet var bugün..

 

Gün batışını izlemek ve kaydetmek için fotoğraf makinalarımızı, günün keyfini sürmek için içeceklerimizi alıp otelin karşısındaki tepeye tırmandık.. Önümüz düzlük.. Güneş ışıklarının eğimi değiştikçe tepelerde renkler değişiyor. Görsel şölen var… Yemek sonrası Yeni Zelandalı gençlerle kağıt oynadık.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

TOP