Sudan'dan geçtim..

Gece üç, uyuyor herkes otobüste. Gözüm algıladığı kadar bakıyorum etrafa. Arada polis/asker kontrol oluyor. İki otobüslük Feribot iskelesine geldiğimizde bir mola veriyoruz. “Take a way” anlamında “seferi” diyorlar burada.. Seferi iki çay alıp otobüste sandviçleri yiyoruz. Otobüs geri geri giriyor Feribota, kalkıyoruz. Nasser Gölü üzerindeyiz. Biraz dışarı çıkıp sağa sola bakıyorum. Kıyıya doğru yaklaşınca gözüm iskele arıyor haliyle.. Hayır, şöyle Çölün toprağın yanına yaklaşıyoruz ve otobüs az ilerideki, belli ki çok yeni yapılmış asfalt yola doğru direksiyonu kıvırıyor.

Tüm Sudan boyunca devam edecek olan sağımız solumuz çöl durumunda ilerliyoruz. Sınırda yaklaşık iki saat sürüyor işlemler. Önce beyazlar içerisinde maskeli, gözlüklü iki sağlık görevlisi Corona Virüs önlemleri kapsamında tüm yolcuların ateşini ölçüyor, biz batılılar için form dolduruyor. Yükler boşaltılıyor, pasaportlar alınıyor. İçeri, dışarı, bekleyerek sonunda pasaportlarımızı geri alarak Sudan sınırına geliyor ve oradan bir araçla Wadi Halfa’ya geliyoruz.

Sudan’da yerleşimler yine Nil boyunca. Yollar yeni, asfalt. Minibüs ve otobüsler dolana kadar bekliyor sonra hareket ediyor. Bu bazen bir buçuk saati buluyor. Yol işleri böyle buralarda. İşaret, dilimize girmiş eski kelimelerle anlaşıyoruz. Arapça klavye de indirmiştim telefona.. Çocuklar, kadınlar ilgi gösteriyor. İsim sormalarla başlıyor, Türkiye’den olduğumuzu öğrenince yakınlaşmalar..

 

Abri ilk durağımız olacak. Anayolda bırakıyor otobüsler. İçeriye doğru tuktuk ya da taksi ile ulaşmak gerekiyor. “Magzub Nubian Guesthouse” burada kalınabilecek tek yer.

 

Rüzgar çöldeki kumu ince bir şekilde üstünüze taşıyor. Hava kuru. Yollar hep kum. Çevre bej rengi, evler de.. Ufak marketlerde su, bisküvi peynir buluyoruz. Meyvelerden muz tercih ediyorum.. Ekmek kuyruğu oluyor. Günde iki kez çıkıyor ekmek. Bizi öne geçiriyorlar, biraz utanıyoruz bu işten. Yokluk, fakirlik her yerde. Benzin kuyrukları… Şehir girişlerinde plastikler, torbalar uçuyor. Geniş bir çöplükteyim, hissettiğim bu. Sudan gerçeği yol boyunca da değişmiyor.

 

Dongolla’ya geldiğimizde akşamüzeri olmuştu. Büyük şehir. Gittiğimiz dördüncü otelde yer bulabildik, biraz dışında şehrin ama olsun, düzgün. Kerma Antik Kenti yaklaşık elli kilometre Dongolla’ya . Antik dönemde Nubya olarak adlandırılıyor Sudan toprakları. Eski Mısır’ın gölgesinde kalsa da MÖ 2500 lerde önemli bir uygarlığa Kush Krallığına evsahipliği yapmış.

Nil’i takip edince Karima’ya ulaşıyorsun. Hiç yükseltinin olmadığı topraklarda yaklaşık üç yüz elli metre yüksekliğinde kayalık Jebel Barkal ve önünde Amon ve Mut Tapınak kalıntıları, Piramitli mezarlar yer almakta. Gün batımında tepeye çıkınca da nefis bir gün batımına şahit oluyorsun.

 

Karima’da Sudan menüme lezzetli bir yoğurt da katıldı bu akşam.:)

 

Atbarah’ta minibüs değiştirip Shendi otobüsüne biniyoruz. Shendi’ye yakın Antik Meroe kenti Kus Krallığına MÖ 800 MS 350 yılları arasında başkentlik yapmış. Oradaki Piramitleri görmek istiyoruz.

Yine kalacak alem bir yer var. Eşyaları koyuyoruz, buranın artısı Wifi bulunması..

 

Hartum, Sudan’ın Başkenti benim de buradaki son durağım olacak. Mavi ve Beyaz Nil’in birleştiği yerde, çevresi kalabalık, merkez olan yerde birkaç düzgün otel, cafe ve yemek yenilebilecek restoran var. Sudan’da kredi kartı kullanamıyorsunuz. Otellerde kendi paraları da geçmiyor.! Ancak US Dolar’la ödeme yapılabiliyor zira kur sabahtan akşama değişiyor ve bankada 48 Sudan pound olan 1 US Dolar karaborsada 97 pound. Ekonomisi, yaşam koşullarıyla oldukça zor bir ülke. Belki kırk elli yıl sonra toparlanabilir, kim bilir..

 

Titu Adasına geçtik, Omdurman pazarında kısa bir tur attıktan sonra National Müzeye geldik. Müzenin içi çok iyi aydınlatılmamış ancak zengin. Bahçede, dış mekanda heykeller farklı çağlardan ve savaş sonrası dönemden günümüze dek ulaşan tarihi eserler ve kalıntılar sergileniyor. Müzenin bahçesinde iki tarihi tapınak da bulunuyor.

Sudan havalimanı şehre on dakika, yürüyerek gitmek mümkün.

 

Konaklaması, ulaşımı zor bir ülke olsa da tüm zorluklar geride kalıyor. İyi ki bu topraklardan da geçmişim. Rüzgarda dudaklarıma gelen çöl kumlarını hissetmişim..

 

Zeynep Erim

15.02.2020

 

4 Comments to “ Sudan’dan geçtim..

  1. edip says :Cevapla

    Kısa ve öz anlatımla harika yazılmış.

    1. Zeynep says :Cevapla

      Edip’cim çok teşekkür ederim. Senden bu yorumu okumak beni mutlu etti..

  2. Ahmet Kurt says :Cevapla

    Zeynepçim sayende gezip gördüğün yerlerden nasipleniyoruz. Kalemine de gözüne de sağlık, iyi ki paylaşıyorsun. Sevgiler.

    1. Zeynep says :Cevapla

      Ahmet’cim ne mutlu bana okuyanlarım var.. Teşekkür ederim..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

TOP